Öne Çıkan Yayın

Kitap Yorumum : Gösteri Peygamberi

2 Kasım 2022 Çarşamba

Kitap Yorumum : Gösteri Peygamberi

  Selam sevgili okur. Bugün seninle okuduğum ve beni etkileyen kitaplardan birinin yorumu ile geldim. Hayatımda ilk defa yeraltı edebiyatından kitap okudum sanırım. Kitabı Ortamlarda Satılacak Bilgi'den gördüm ve dikkatimi çektiği için hemen sipariş verdim. Kitabı son bölümü okuyarak başlıyorsunuz bende acaba arkadan öne doğru mu okunuyor düşüncesi ile kitaba tersten başladım. Okumak o kadar zorki sanki yanlış giden bir şey var gibiydi. Sonra acaba basım hatası mı var neden böyle diye durup düşündüm. Hemen başladım araştırmaya ve kitabın başlangıcı normalmiş asıl ters okuyan benmişim. Bu sayede yer altı edebiyatı ile garip ve komik bir tanışma yaşadım. 

 Kitabın konusuna gelecek olursam kitap inanılmaz güzel bir eleştiri kitabı aslında. Kitap başlangıcında bir hizmetlinin yaşamı anlatılıyor gibi ama bu hizmetli bir tarikat üyesi ve tarikattan köle olarak satılıp bir eve veriliyor. Kitabın sonuna kadar neredeyse sürekli tarikatlar ve tarikatların insan yaşamına, düşüncesine nasıl etki ettiği eleştirilerek konu olmuş. Gerçek dünyada da bu durum aslında çok farklı değil yazarın bu konuya özenle değinmesi beni çok etkiledi. Bu tarikattaki insanlar toplu intiharlar gerçekleştiriyor ve kahramanımız dünyada kalan son tarikat üyesi olarak  herkesin odak noktası oluyor. Bu sırada bir menajer ile tanışıyor ve dümdüz hayat yaşayan kahramanımız menajeri sayesinde tam bir odak notası oluyor. İnsanlara umut vaat eden sahte bir peygamber oluyor. Bu evreye gelmeden önce tabi çok ağır bir dönem geçiriyor halka hizmet etmesi için önce zayıflaması gerekiyor bunun için spora başlatılıyor, beslenme programları hazırlanıyor, ten rengi, saçları, dişleri baştan ayağa her yerine ayar çekiliyor. Çünkü insanlar sıradan şişman ve bakımsız bir peygambere tapmazlar çıkış noktaları bu. Sonrasında tam bir şov şeklinde ilerliyor tüm dünyayı etkisi altına alıyor ve dünyadaki son peygamber olduğunu söyleyerek ilerleyen zamanlarda olacak felaketleri önceden bildiriyor. Bu durum kahramanımızın abisi ortaya çıkana kadar sürüyor. Abisi ortaya çıktığında ve tarikatın hayatta kalan son üyesi olmadığını öğrendiğinde tüm her şey değişiyor ve olaylar bu şekilde devam ediyor.

 Kitabın dış kapağı ve üstünde peygamber yazması çevremdeki insanların bana bakış açısını değiştirdi. İnsanlar peygamber yazan her şeyi dinle alakalı algıladığı için hakkımda saygısız, deist, ateist v.s şeyler düşündü büyük ihtimalle. Kimsenin aklına kitabın siyasi içeriklerle veya toplumsal eleştirilerle alakalı olduğu gelmedi. Olsun okumak en güzel eğitimdir. Dışına bakarak değil içeriğine bakarak ilerliyoruz her zaman. Önyargısız her şey çok daha anlamlı. 

 Sevgilerle..



31 Ekim 2022 Pazartesi

Umut Taciri Gamy Nutrition

  Merhaba sevgili okur nasılsın ? Bugün o kadar sinirliyimki bunu yazıya döküp bir şeyleri birilerine duyurmak istiyorum. Hayatımda kimseyle uğraşmamış, kimsenin etlisine sütlüsüne karışmayan sıradan hayat yaşayan bir vatandaşım. Herkes gibi bende sosyal medya kullanırım ve kendi dünyamla ilgili şeyler paylaşırım. Kimseyi rahatsız etmeden, kimseyi herhangi bir şeye teşvik etmeden. Son iki aydır da kilo vermeye çalışıyorum kendi irademle ve azmimle çok güzel sonuçlarda elde ettim. 

 Sosyal medyamı ise kendimi motive etmek için açtım ve verdiğim kilo rakamlarını, öncesi sonrası görsellerimi paylaşıyorum. Geçen hafta bir takipçim bana mesaj attı. Bir zayıflama hapı satan umut taciri Gamy Nutrition adında bir sayfa benim tüm gönderilerimi "izinsiz, onay almadan" sanki ben onların hapı ile kilo vermişim gibi göstererek paylaşmış yetmemiş bir de bununla reklam satın alıp reklam yapmaya başlamış. O kadar sinirlendim ki hemen sayfaya mesaj attım gönderilerimi kaldırması ile ilgili fakat kendileri beni anında engelledi. Gönderiler kaldırılmadı ve binlerce takipçi edindi hatta edinmeye hala devam ediyor. Biraz bekleyeyim belki kaldırır dedim ama sayfa kesinlikle bunları kaldırmadı. Üstüne televizyonlarda da bununla ilgili bir sürü reklam yayınlamaya başlamışlar. RTÜK normal şartlarda bu tarz şeylere kontrol ederdi ama gözden mi kaçırdı anlamadım doğrusu. 

 Bugün bende dayanamadım gidip konuyla alakalı dilekçemi gerekli merciilere verdim. Çok umut vaat etmediler ama en azından görsellerim kaldırılsın istedim. Çarşamba günü tekrar gidip bir dilekçe daha vereceğim. İnsanların en zayıf noktasından vurmak tam bir umut tacirliği! Emek hırsızlığı ile bunu yapmak tam bir acizlik. Ne kadar garip sayfa hiç iletişim bilgisi yok kargo gönderimi paravan şirket aracılığı ile yapılıyor yani bas bas bağırıyorlar dolandırıcıyız diye ama kimse bunu fark etmiyor sanırım.

 Gamy Nutrition aslında sizi zayıflatacak ürün değil. Sadece emek hırsızlığı yaparak sizin paranızı çalacak bir ürün. Lütfen çevrenizde bu tarz ilaç, çay, kahve alan insanları uyarın. Sizi sizin iradenizden başka hiçbir kafa yapısı zayıflatamaz. Yazık ki bu tarz sayfalar yüzünden ben aktif kullandığım diyet hesabımı bir süre kullanmama kararı aldım. Çalmaya, kopyalamaya devam edecekler bu tarz kalitesiz insanların ekmeğine yağ sürmek istemedim. 

 Bugün kısaca sinirli ve bol koşturmalı geçti sevgili okur. Sen ne düşünüyorsun nasıl bir yol izlemeliyim ? Bir umut taciri ile hiç karşı karşıya kalmadım merak ediyorum insanlar gerçekten bu kadar acımasız mı ? Ya da bu ürünleri alanlar iradelerini koruyamayacak kadar aciz mi ? Peki hukuk yolunda ilerleme kaydetmek bu kadar zor ve meşakkatli miydi her zaman ? Sorular böyle uzar gider. Sevgiler..

                                       Bu sadece tek görselim.. Yukarısındaki yazıda bana ait.


30 Ekim 2022 Pazar

Ekim Ayı Nasıl Geçti ?

  Gözden uzak olan gönülden de ırak olurmuş. Uzun zamandır yoktum sevgili okur ve kayıp oluşumu fark eden sadece bir kişi olmuş buradan ona kocaman sevgiler. Her zaman ara ara yazmasamda bloguma bakan eden var mı diye istatistik kontrolü yaparım. Dün gece yine istatistiklere bakarken birde yorumlara bakayım diye geçirdim içimden ve birisi bana işaret yollamış. Nerelerde olduğumu ve nasıl olduğumu merak etmiş. Sanki artık aramıza dön der gibiydi. Benim için tamam bu bir işaretti ve bende bugün için yazmayı planladım ve birçok işimi bıraktım oturdum ekranın karşısına. O kadar güzel bir güne denk geldi ki aslında içerik bile düşünmeden yazacağım konu belli. Evet ay sonu değerlendirmesi tabiikiiii. Haydi bakalım başlayalım..

 Ekim ayı sonbahar ortaları olduğundan mıdır bilinmez insanlar bu ayda daha duygusal zamanlar yaşarlar. Bu ay içerisinde genelde battaniye altında tüm gün vakit geçirmek çoğu kişinin tercihleri arasında en başta yer alıyor. Bunun nedenini doğrusu bende çok merak ediyorum çünkü bende de bu istek çok yüksekti ay boyunca. Ekim ayını battaniye altında geçirmedim tabiki peki nasıl geçirdim ben bu ayı ?

 Ekim ayı benim için dolu dolu ve çok koşturmacalı geçti doğrusu. İlk olarak stajımın bitmesine(bununla ilgili güzel ve ayrıntılı bir yazı yazacağım) bugün itibari ile tam 19 gün kaldı. Gerçekten kurtulmak istiyorum şu staj olayından resmen parasız köle gibi hissediyorum kendimi ve sevmediğim insanlarla aynı ortamda çalışmak beni dahada yoruyor. Sabır sabır diye diye kocaman 24 haftayı bitirdim şurada üç haftanın lafı hiç olmaz bile değil mi ? 

 Ekim ayında diğer ilgi odağımdan birisi ehliyet derslerim ve direksiyon derslerim oldu. Evet ben ehliyet almak için uğraştım bu ay boyunca önce yazılı sınava hazırlandım ve ideal puanla geçtim. Şimdi iki haftadır da direksiyon dersleriyle uğraşıyorum. İnanır mısın en çok korktuğum şey panik yapmak veya bilmediğim bir hastalığımın ortaya çıkmasıydı. Benden sonra derse giren bir arkadaşın mesela panik atağı çıktı ve dersi bırakıp doktorla tedaviye başladılar. Her ne kadar hevesim olsada en baştan acaba benimde korkum olur mu gibi garip düşünceler sardı içimi. Araca bindiğim ilk günden beri çok şükür hiçbir sıkıntım olmadı çok rahat ve soğukkanlı bir şekilde kullanıyorum ve inanılmaz iyi geliyor bana araç kullanmak. Sanki tüm yorgunluğum, stresim, gerginliğim o koltuğa oturduğumda geçiyor ve kafamı dağıtmakta aşırı iyi bir hobi. Evet hobi diyorum ne kadar herkes için gerekli olsa da araç kullanmak herkes trafiğe çıkmamalı bu yüzden bana göre bu bir hobi ve herkesin yapmaması gereken bir hobi. Bakalım haftaya cumartesi ehliyet sınavından sonra da böyle konuşabilecek miyim ? :)

Ekim ayında diğer ilgi odağım kilo vermekti. Son 2 aydır kilo vermekle uğraşıyorum ve bence çok güzel ilerledim. Son bir haftadır iki ileri bir geri gitsemde bence ay geneline baktığımızda toplam 3.5 kilo vermiş bulunmaktayım. İlk ay şekersiz beslenmeye çok özen gösterdim bu ay biraz daha rahat davrandım şeker konusunda katı olmadan ilerledim. İki aylık genel özete bakarsak zaten toplamda verdiğim rakam 11,6 kg oluyor. Bence muhteşem yani üzerimden büyük bir yük atmış oldum. Eski kıyafetlerin bile bollaştığını görmek insanda aşırı mutlu edici bir his bırakıyor. 

 Ekim ayı için en son olay ve benim için inanılmaz mükemmel olan olay ise İzmir'e gidişimizdi. 25 yaşına girdiğimde hayalim bu sene görmediğim 3 şehir gezmekti yılın son çeyreğinde bu 3 şehir hayalinden birini anca gerçekleştirebildim ve İzmir inanılmaz güzeldiiiiii. Hani hep anlatırlardı şöyle farklı böyle hoş diye ve bana inandırıcı gelmezdi. Sadece 14-15 saat zaman geçirebildim ama inanılmaz mükemmeldi. Hatta eşime dedim seneye nolur burada en azından 3-5 gün kalalım daha güzel yerlerini görelim dedim. Gördüğümüz yerler Konak-Alsancak-Bornova'dan ibaretti ama ben resmen aşık olarak döndüm. Daha dolu dolu yaşayacağım bir zaman diliminde tekrar oraya gitmeliyim bunu da kafaya koydum. 

 Ekim ayında ne okudun, ne izledin, hedefler ne alemde derseniz hemen onu da anlatayım kısaca. Ekim ayı girişinde 40 sabah erken kalk diye bir etkinliğe başlamak istedim ama ne yazıkki 6'da uyanma işlemini bir türlü başaramadım ama düzenli olarak 7'de uyandım diyebilirim. İşe gitmeye alıştığımdan mıdır bilmiyorum ama geç kalkmak istesem de en geç 9'da uyanıyorum. İzlediklerime gelirsek ay başında vizyona giren "KİM BU AİLE?" filmine sinemada gittik gayet komik ve başarılıydı. Bir diğer izlediğim film ise Nick Stoller'ın yönettiği "KÖTÜ KOMŞULAR" filmi oldu. Sevdin mi derseniz emin değilim. Okuduklarım arasında 2 kitap var. Ayın ilk yarısında okuduğum aşırı komik ve farklı olan kitap "LEYLA İLE MECNUN" oldu. Aşırı sevdim ve çok güzeldi şiddetle öneririm yorumunu yapacağım daha sonra zaten. Ayın diğer yarısında ise beni en başta deli eden ama sonradan sevdiğim kitap "GÖSTERİ PEYGAMBERİ"ni okudum. Hatta okudum değil de okuyorum diyeyim. Yarına o biter diye planlıyorum. Bu kitap hakkında yazacağım çok şey var benden demesi. 

Sevgili okur benim Ekim güncem bu şekildeydi. Daha anlatacağım paylaşacağım bir sürü olay var ama her şeyi bir anda anlatmamalıyım. Uzun uzun yazılarla seni sıkmak istemem. Peki senin Ekim ayın nasıl geçti ? Sana göre verimli bir ay mı geçirdin yoksa tüm ay boyunca battaniye altında pinekledin mi ? Yaz mutlaka çünkü merakla bekliyorum cevapları. Sevgilerle..




 

 

11 Mayıs 2022 Çarşamba

Film Yorumum : Instant Family

 Aile bir çocuğun ya şansıdır ya da şansızlığıdır. Herkes dünyaya gelirken ailesini seçmek ister imkanlar elde olsaydı. 

 Film başrollerinde Rose Byrne var ve film boyunca bu kadına bir türlü ısınamadım nedensizce. Film konusu ise oldukça hoştu bence özellikle ailesiz olan çocuklarında var olduğuna dikkat çekmek için çok güzel bir yapım olmuştu. Konuya gelirsek Amerika'da yaşayan ve çocuğu olmayan bir çift ailelerinin dalga geçmesi üzerine koruyucu aile olmaya karar verirler. En başta kocası Pete bunu istemese de Ellie(Rose Byrne) bu duruma oldukça istekli ve meraklıdır. Pete'yi ikna ettikten sonra da koruyucu aile kurumuna başvururlar ve uzun süreli bir eğitim haftası geçirirler kurumun ilk şartı budur çünkü. Kuruma Ellie ve Pete ile beraber koruyucu aile olmak için başvuran farklı çiftler ve hatta tek başına koruyucu aile olmak isteyen kadın ve erkekte vardır. Uzun eğitim programı sonunda tüm kurs ve sınavlar başarılı geçince kurumda kalan çocuklarla tanışma günü düzenlenir bu bir nevi hangi çocukla elektrik uyumu sağlanacağının test aşamasıdır. Bu tanışmada yaşları 12 ve üstü olan ergen çocuklarla kimse ilgilenmez herkes daha küçük yaştaki çocuk grubuna yönlenir. Ellie ve Pete'de bunu yapar ve en sonunda onların ilgisini Lizzy verdiği cevaplarla ve asi tavırlarıyla çeker. Daha sonrasında Lizzy'nin kardeşlerinden habersiz şekilde onu evlat edinmeye karar verirler ve kurum Lizzy'nin iki kardeşi daha olduğunu ve onları ayırmamak daha doğru bir tercih olacağını belirtir. Ellie ve Pete bu duruma hiç hazır olmadıkları için düşünmeye çekilirler ve kararları ise filmin asıl başladığı yer olur. 

 Film genel olarak Lizzy'nin bu koruyucu aileye karşı tutunduğu tavır ile ilerliyor. Film ortalarında ise bize şu mesaj veriliyor koruyucu aile mi yoksa biyolojik aile mi ? Bunu bende çok düşündüm ama benim tercihim koruyucu ailem olurdu. Ne kadar biyolojik annem olsa da ben düştüğümde elimden tutup kaldıran dizlerimin yarasını silen koruyucu annem olacak sonuçta. Siz bu durum hakkında ne düşünüyorsunuz yorumlarda buluşalım :)

 Son olarak asla atlamak istemediğim ve bahsetmek istediğim bir konu  ise çocuk oyuncu Julianna Gamız'ın mükemmeliğiydi. Film boyunca hem sinir olduğum hem de en çok güldüğüm karakteri yani Juan'ı canlandırmış ve yaşına göre oldukça fazla iyi oyunculuk sergilemiş. 

 Film yorumum bu kadar izlediğinizde zaman kaybetmeyeceğiniz ve size ailenin önemini bir kez daha hatırlatan bir film olacaktır. Sevgilerle.. 



9 Mayıs 2022 Pazartesi

Motivasyon, Düzen ve Sağlıklı Yaşam

 Son zamanlarda herkesin dilinde motivasyon, düzen ve sağlıklı yaşam var. Hiç dikkat ettiniz mi ? Sürekli fit görüneyim, hayatımın her alanı düzenli gitsin, hep mutlu mesut yaşayayım, herkes bana imrensin v.s şeklinde yaşıyorMUŞ gibi yapan ama kamera arkasında ne olduğundan bihaber olduğumuz insanlar var. Öncelikle böyle bir yaşam şekli yok arkadaşlar bunda anlaşalım. Kimsenin kusursuz ve mükemmel giden bir hayatı yok olamaz da var diyenle bir tanışmak isterim. Herkesin hayatında olumsuzluklar yaşadığı, motivasyon kaybettiği hatta dibin dibini gördüğü dönemler oluyor. 

 Sanal dünya yeni yansımalarında her şeyi kusursuz gösterme çabası içerisinde. Gerek ikili ilişkilerde, gerek dış görünüşte ve gerekse psikolojik olarak. Bende bir aralar bu dünyanın içinde kayboldum ve sürekli neden soruları ile boğuşmaya başladım. Fark ettim ki kamera önünde olan bu olaylar aslında kamera arkasında çok farklıymış. Benim bunu anlamam epey uzun sürdü orası ayrı tabi.. Bu durumu anlayamayan birçok kişi psikolojik olarak oldukça kötü durumda ve kimisi bu yaşananlar yüzünden intihara kadar götürmüş olayı maalesef.

 Hayatımız mükemmel değil ama yine de mükemmelleştirmek için bizde bir şeyler yapamaz mıyız? Tabi ki yaparız! Yeter ki isteyelim. Bende uzun zamandır sürekli düşe kalka gittiğim bir hayat yaşıyorum motivasyonel olarak. Bu aralar motivasyonum tamken hemen kaleme alayım dedim nasıl motivasyonumu yükselttiğimi. Öncelikle yaklaşık 2 haftadır bir kısır döngüye sıkışmıştım. Sürekli canım sıkılıyordu ve bu sıkıntıyı yemek yiyerek çözmeye çalışıyordum. Ardından yemek yedikçe kilo alıyordum daha çok moralim bozuluyordu ve yeniden yemek yiyordum bu şekilde bir döngü içinde sıkışmıştım. Sonra dedim dur! Ne yapıyorum kendime dedim zaten yeterince kilon var üstüne yenilerini ekleme kızım. Hemen kağıt kalem aldım elime artık herkesten duyduğunuz 21 günlük programı ölçtüm, tarttım, biçtim ve oluşturdum. Ve en önemlisi olayı kafamda bitirmeye odaklandım. Çünkü daha önce sağlığa zararlı bir madde ile ilgili bir karar aldım ve kafamda bitirdiğim gün bitti olay bununla ilgili farklı bir yazı kaleme alırım yine. Şimdi bugün listenin ilk günü ve benim için oldukça güzel ilerliyor. Ve kendimi farklı bir spora yönlendirerek yogaya başladım bugün ikinci günümdü. Evde yoga yapmayı deneyimlemekte ayrı bir keyifli tabi ileride o kadar esnek olup amuda kalkabilir miyim bilemem ama :) 

 Motivasyonumu sağlamak için öncelikle olay kafada bitirmekti. Diğer ekstralar ise bunu destekleyen eylemler yani keyif aldığım şeyleri 21 gün boyunca tekrarlamak mesela düzenli kitap okumak, blog yazmak, sabah erken uyanmak gibi. Birde şekersiz 21 güne başladım bakalım bu 21 gün bana neler katacak çok merak ediyorum. Kısacası lütfen sanal dünyadaki garip güzelliklere aldanmayın hayat sizin ve güzelleştirmek sizin elinizde. Sağlıcakla kalınız.. 



4 Mayıs 2022 Çarşamba

Kitap Yorumum : Beyaz Zambaklar Ülkesinde

  Kitaplar dünyayı değiştirmez, dünyayı insanlar değiştirir, insanları da kitaplar değiştirir. Sizi değiştiren bir kitap var mı, varsa hangisi diye sorsalar sanırım benim cevabım Beyaz Zambaklar Ülkesinde kitabı olurdu. Uzun zamandır siyasi, kişisel gelişim veya bana bir şeyler katacak kitaplar okumuyordum. Geçenlerde bir arkadaşım kütüphaneye bağış yapmak üzere baya dolu dizgin kitap poşeti ile kursa gelmişti. Bende hemen neler bağışlayacak diye kitapları incelemeye aldım ve uzun zamandır gördüğüm ama yolumun kesişmediği kitapları hemen aldım kendisinden. Bu kitaplardan biri de buydu. İyi ki yolum kesişmiş dediğim kitaplardan biri oldu. 

 Kitap Mustafa Kemal Atatürk'ün çok önemsediği ve okul müfredatlarına konulmasında ısrarcı olduğu bir kitapmış bunu bende yeni öğrendim. Hatta askeri okullarda zorunlu okutulan bir kitapmış. Şuan da okutuluyor mu bilmiyorum ama okutuluyorsa buna çok sevinirim. Aklıma ilk olarak öğretmen arkadaşlara bu kitabı okutun demek geldi henüz yeni bittiği için arkadaşlara henüz bunu çıtlatmadım ama edebiyat öğretmeni arkadaşlara belirteceğim. Yeni nesile oldukça katkısı olacak bir kitap bana göre. Okunmalı, okutulmalı tadında.

 Kitap konusuna gelecek olursak Petrov'un 1920'li yıllarda yazmış olduğu bu kitap Finlandiya'nın doğuşunu ve bataklıktan nasıl kurtulduğundan ibaret. İlk 45-50 sayfa oldukça sıkıcıydı tabi çünkü yazarın hayat hikayesini falan anlatıyor. Tabi her kitap gibi bu sayfalardan sonra akıcı kısım başlıyor zaten. Anlatımı oldukça sade bir dille yapılmış ve akıcı ilerliyor. Her sayfada ayrı bir bilgi ayrı bir ruh var zaten. Kitabı bitirince ben neden bu kadar boş hayat yaşıyorum moduna giriyorsunuz hatta. Finlandiya'nın nasıl bu kadar yüksek eğitim seviyesine geldiğini kitabı okuduktan sonra çok iyi anlıyorsunuz ve Mustafa Kemal'in neden bu kitapta ısrarcı olduğunu da anlıyorsunuz. Bir nesli nasıl yetiştirmeniz gerektiğinden tutun, yaşlı neslin bize neler katacağına kadar bir çok şey mevcut. 

 Kitapla ilgili ve kitabın ülkemize uyarlanması ile ilgili sayfalarca yazı yazabilirim. Lakin burda benim yazdıklarımı okumak yerine kitabı okumanızı ve oradan kendinize, hayatınıza yön verecek o cümleleri bulmanız nacizane tavsiyemdir. 

 ..."Gençlerinizi değil kendinizi suçlayın. Nasıl yetiştirirseniz gençler öyle olur."



2 Mayıs 2022 Pazartesi

Kitap Okumak Zenginlik Gösterisi Sayılıyor

 Tüketim çağının kıyasıya rekabet ettiği global dünyada bilgi parayla satılan bir ürün olarak sayılmaya başlandı. Yanlış okumadınız bilgi artık parayla satın alınan bir ürün. Kültürlü olmak, araştırma yapmak, okumak artık parayla gerçekleştirilen bir ürün. Kitapların tarihe karışmasına çok az kaldığı için midir yoksa sanal dünya kitapları yok etmeye başladığından mıdır bilinmez ama kitapların raf fiyatları dudak uçuklatıyor. Bu durumdan ise en çok etkilenen tabiki biz geleneksel okuyucular olduk.. 

 Bugün bayram diye şöyle bir alışveriş merkezlerine bakalım dedik malum gurbette olduğumuz ve tanıdık eş dost olmadığından yapabileceğimiz aktivitelere yöneldik. Yolumuz bizi ünlü zincir kitapçılardan birine sürükledi. Yaklaşık 13-14 yaşından beri sağlam bir okuyucuydum son iki yıla kadar. Son iki yıldır kendime zaman ayırıp kitaplara çok zaman ayıramasam da yıllık 10-12(son iki yıldır sadece) kitap bitiriyorum ve hiçbir zaman yeni çıkanlar ve çok satanlar listesinden uzak kalmıyorum. Neyse bugün de şöyle bir raflara uzun uzun göz atmak istedim zamanımda varken. Göz attım ama keşke atmaz olaydım. Öncelikle çıkan kitaplara bakmak gerekirse gerçekten elle tutulur, dolu dizgin çok az kitap vardı.  Artık yayınevleri genç nesillere ayak uydurmaya başlamış gibi gözlemledim çünkü kitapların çoğu lise aşk kitaplarından ibaretti yani okuduğunuzda yazlık dizi izlemiş gibi hissedeceğiniz yada daha çok ergenlik dönemindeki çocuklara kötü örnek olacak içerikli kitaplar. Hatta birkaç yıl önce 22-23 yaşında okuduğum bir kitabı bugün 12-13 yaşındaki bir kız aldı kitap içeriği internetten tanıştığı çocuk ile sevgili olan ve onun için ülke değiştiren bir kız ile erkeğin aşk hikayesiydi. Kızın elinde görünce baya şaşırdım çünkü okuması gereken yaş grubu olduğunu düşünmüyorum çünkü bu tarz şeylere özenmesi yüksel ihtimal. Ne yazık ki babası da o kitabın içeriğini incelemedi bile. Kızla ufak bir sohbet imkanım oldu ve yazarın baya hayranı olduğunu belirtti. Sevinsem mi üzülsem mi bilemedim burada yorumu size bırakıyorum.. Dediğim gibi zaman zaman bende okurum bu tarz kitaplar ama yeni çıkanların yarısından fazlası bu tür kitaplardan ibaret olması ve kontrolsüz şekilde uygun yaş grubunun almaması beni üzdü. Ülkemize bu tarz kitaplar ne katacak ki diye düşünüyor insan.

 Dikkatimi çeken diğer konu ise çizgi romanların yeniden popüler olmaya başlaması. Sanırım bunda yine uzun soluklu tasvirlerden sıkılan daha çok kısa cümleler oku geç ve karikatürlere bak şeklinde ilerleyen sanal gençlik zihniyeti etkili oldu. Farkındaysanız artık kimse uzun uzun yazılar okumuyor sadece izliyoruz, kısa cümleler okuyup ekranı kaydırıyoruz. Yine de demode olan çizgi romanların gün yüzüne çıkmasına bir bakıma sevindim. 

 Dikkatimi çeken asıl konuya gelecek olursak fiyatlar..  Yeni çıkan kitaplar arasında bir iki kitap oldukça hoştu konusu, kapak tasarımı falan tam benlikti arka kapakta en alt kısma bakınca küçük çaplı bir kalp krizi geçirdim. Fiyatlar ortalama 50-70 TL arasında değişiyordu. Şaka gibi ama eskiden yeni çıkan ciltli kitapların satış fiyatı 25 TL idi bugün ise 25 TL tutarında sıfır kitap kalmamış. Kitapçıda yaklaşık iki saatimi geçirdim ve 25 TL tutarında bir kitap göremedim. Bundan çıkarımım ise artık kitapları sadece zenginler alıp okuyabilecek biz sadece ikinci el kitaplara yönelebiliriz gibi görünüyor. Canım ülkemde bilgi edinmenin maliyeti bu kadar yüksek olması gençliğe yapılan büyük bir engel bence. Eğer aydınlık ve muasır medeniyetler seviyesine çıkması bekleniyorsa gençliğin önce bilgi edinmeyi ücretsiz hale getirmeliyiz. Sanal dünya ile yolumuza çokta devam edebileceğimizi sanmıyorum. Ben bugün bir sıfır kitap aldım o zaman zengin olduğumu beyan edebilirim sanırım ne dersiniz ? 



1 Mayıs 2022 Pazar

1 Mayıs İşçi ve Emekçi Günümüz Kutlu Olsun!

 1 Mayıs İşçi ve Emekçi Gününden selam olsun. Dünyada emek vererek çalışmak ve karşılığında emeğinizin parasını hak etmek oldukça zor bir eylem çünkü hiçbir para aslında emeğinizi tam anlamıyla karşılamıyor. Çalıştığım dönemlerde bende hayatı çok kez sorgulamıştım ve neden hak ettiğimizin tam karşılığında ücret almıyoruz diye çok düşünmüştüm. Sonuçta bedenen ve zihnen oldukça emek veriyoruz yaptığımız işlere. Karşılığında ise sadece karın tokluğu diyebileceğimiz bir miktarda para alıyoruz sadece. Ekonomik sistemimiz ne yazık ki..
 Yaklaşık bir yıldır ev hanımı olarak hayatıma devam ediyor gibi görünsem de aslında arka planda işletmeye çalıştığım bir atölyem var. Bana göre gerçekten emek vererek, yeri geliyor sabahlayarak, yeri geliyor ellerim yara bere içinde , zamanımdan ödün vererek, fedakarlıklar yaparak bir ürün çıkartıyorum ve bunlara paha biçmeye çalışıyorum. Yapılan emeklere paha biçmek inanılmaz derece zor. Genelde alıcı kişiler hep "ne var canım bunu yapmakta bu para çok bu ürüne" modunda yaklaşıyorlar. Verilen emeği her zaman eleştiriyorlar veya ürünü küçümsüyorlar. Oysa ürünü planlamak, defalarca kez bozup yeniden yapmak, fotoğraflamak, pazarlamaya sunmak, alıcı bulmak, alıcı ile iletişimde olmak, kargolamak ve olumlu geri dönüş almak çok yorucu ve zahmetli bir süreç. Tabi ki bunu yapmamakta benim elimde fakat günümüz şartlarında elimizde, heybemizde, ne varsa onu kullanarak bir şekilde para kazanmak zorundayız. Bende ancak bu şekilde kazanabiliyorum. Bu süreç aslında genele baktığımda sevdiğim bir hobimi yaparak para kazandığımı gösterse de geri planda oldukça kötü olaylar da yaşanabiliyor.
 Geçtiğimiz yıl yaşadığım bir olayı paylaşmak istiyorum bununla alakalı. Bir beyefendi sosyal medya üzerinden bana ulaştı ve oyuncak sipariş etmek istediğini belirtti. Yaklaşık o zamanın parası ile 600 TL tutarında siparişini oluşturduk kendisi ile. 3 adet oyuncak köpek bir adet aslan bir adet bebek istedi. Renklerini kararlaştırdık her şey tamam dendi ve ben ön ödeme almadan siparişleri hazırlamaya başladım. Benim genel huyumdur ürün bitmeden ödeme almam çünkü ne olur ne olmaz ölürüm kalırım kimse de o ödemenin alındığını bilmez adamın parası üstümde kalır diye bu topa girmem. Neyse efendim ben 3 adet köpeği 15 günde ördüm görselleri attım beyefendi beğendi. Aslana başladım bitirdim ve görseli attım beyefendi aslanın istediği renk olmadığını nasıl oluyorsa "genç aslan" istemiş benim ördüğüm ise "yaşlı aslan"mış. Bu sebepten ötürü biraz gerildik ve en sonunda tüm ürünleri iptal ettiğini hiçbirini istemediğini belirtti. Gitti mi benim 17 günlük emek çöpe ? Ürünler elimde kaldı ona mı üzüleyim, zamanım çöpe gitti ona mı yanayım bilemedim. Kısacası sosyal medyada harika işler çıkıyor ama bu tarz kötü olaylarla da karşılaşabiliyoruz. Tabi bana da ders oldu bu olay artık ön ödeme almadan hiçbir ürüne başlamıyorum. He aslanla köpek ne oldu derseniz bulduk alıcısını gönderdik sahiplerine :)
 Günün anlam ve önemine istinaden emeğinizin değerini bilecek işlerde çalışmanız veya müşterilerle karşılaşmanız dileği ile.. GÜNÜMÜZ KUTLU OLSUN!





11 Ağustos 2021 Çarşamba

Film Yorumum : Isn't It Romantic

  Romantik komedi izlemek birçok insanın hoşuna gider kimisi ise asla hoşlanmaz. Filmin baş kahramanı Natalie ise ikinci gruba dahil bir kadın. Çok başarılı sayılmayan bir mimar olan Natalie tüm romantik olaylara karşı ve romantizmden asla hoşlanmayan bir kadın. Asistanı ise tam tersi tüm gün iş yerinde romantik türde filmler izlemeye bayılır. Bir gün Natalie iş dönüşü bir soygun karşısında kafasını yere vurur ve gözlerini hastanede açar. Gözlerini açtığında onu bambaşka bir hayat bekler tam olarak nefret ettiği romantik komedinin ortasında buluverir kendisini. Olaylara kendi bile inanamaz ve film sonuna kadar çok fazla şaşıracağı şey yaşar. 

  Filmde verilen ana mesaj aslında çok hoş "kendini sev"! Kendinizi sevdiğinizde aslında aşk hayatınız, iş hayatınız ve arkadaşlıklarınızın daha iyi gittiğini anlatmaya çalışmışlar. Ufakta bir eleştiri var aslında film içerisinde. Tüm romantizm filmlerinin bir klişe olduğunu anlatmaya çalışmışlar. Yağmur altında öpüşmek, tesadüf eseri çarpıştığın adama aşık olmak, etrafında seni seven erkeği fark etmemek gibi. Aslına bu eleştiri çok güzel ve yerinde olmuş çünkü gerçekten son zamanlarda filmlerde, dizilerde hatta birçok kitapta konu hep bu şekilde ilerliyor keşke buna bir el atılsa. 
 Filmde başrolün kilolu bir kadın seçilmesi de beni ayrı bir cezbetti. Genel olarak zayıf, güzel, bakımlı kadınlar görmeye o kadar alışmışız ki toplum olarak bu tarz değişiklikler oldukça hoş doğrusu. Klişe kırmak için bir adım atılmış desek yeridir. Aşkı bedensel kalıplardan çıkartmak önemli bir detay.

  Filmin kısa olması aslında biraz farklı geldi genelde iki saate yakın film izlerken bu film bir anda bitti. Film aslında izlerken çok sarmıyor sadece izlemek için izlemiş oldum ama yine de çerezlik film olarak öneririm. Vaktiniz varsa ve canınız sıkılıyorsa 80'ler müzik eşliğinde izleyeceğiniz film önerisi olarak kenarda dursun derim. İzlediyseniz filmi sizin de yorumlarınızı merak ediyorum.

 Herkese sevgilerle..




9 Ağustos 2021 Pazartesi

Kitap Yorumum : Siyah Buz

 Mevsimsel kitapları okumayı seven tek ben miyim acaba ? Sizlere bugün tam kış zamanında okunacak benimde kışın okuduğum bir kitap önerisi ile geldim. Kitaba başlamam aslında ufak bir mola amaçlıydı çünkü elimde uzun soluklu ve hala bitmemiş bir seri vardı ve ben o seriyi okumaktan sıkıldığım için bu kitap ile mola vermek istedim tabi çok uzun bir mola oldu çünkü hala seriyi bitiremedim son kitabı ile bakışıp duruyoruz. Neyse efendim kitabımız bana göre oldukça eğlenceli, çıtır, kafa dağıtıcı, gençlere hitap eden bir konuya sahipti.

 Kitabımızın detayına gelecek olursak kitabımız Britt isimli bir kızın okullar kapanınca eski erkek arkadaşını geri kazanmak amacıyla arkadaşları ile dağa tatile gitmeye karar vermesi ile başlıyor. Bu dağ tatilinde ona çok sevdiği bir kız arkadaşı ve aşık olduğunu sandığı eski sevgilisi ve diğer arkadaşları eşlik edecekler. Britt eski sevgilisine hava atmak için bu dağ tatiline oldukça iyi hazırlanmış gerek doğa bilgisi olarak gerek uzun yürüyüşler olarak. Yola kız arkadaşı ile bir araçta çıkarlar fakat yolun belirli bir noktasından sonra yoğun kar yağışı arabanın gidişini engeller ve Britt ile arkadaşı arabadan inmek zorunda kalıp yardım bulmak amacı ile ormanın içine ilerlerler. Ormanda buldukları kulübe onlara büyük bir ümit ışığı olacak zannederler fakat kulübenin kapısını vurmaları ile kitap akış hızını arttırır. Kulübedeki iki adam onları rehin alır ve olaylar silsilesi ardı ardına gelişir. 

  Kurgu olarak aksiyon, gerilim, korku tarzında okuyan kişilere göre baya hafif kalabilir. Ben çok bu tarz kitaplar okumadığım için bana çok iyi geldi. Sanırım bu kadar hızlı kitap okumamıştım gece uykumdan baya fedakarlık ettim kitabın sonunu merak etmekten. Yazar karakteri kurgularken bazı yerlerinde çok fazla sıradan hareketlere yer vermiş bazı yerlerde ise ana karakter aşırı ergence tavırlarda olmuş. Güzel bir noktaya da değinmiş aslında yazarımız sevgi veya aşk ile alışkanlığın farklı şeyler olduğunu çok ince bir dilde işlemiş. Tabi bunu anlamak o heyecan ve gerilim içinde biraz zor olsa da benim hoşuma giden bir taraf oldu. Kitap önerilerim arasında yer aldı çünkü insana kafa dağıtmak için terapi gibi geliyor. Okuyun ve okutun derim doğrusu. Eğer okuduysanız kitap hakkında düşüncelerinizi yorumda paylaşabilirsiniz.

 Herkese sevgilerimle..